31 Ağustos 2009 Pazartesi

Sosyal Medya ve Digital PR İlişkisi

Başlayacağımız yer Web 2.0 kavramı. Nedir bu Web 2.0 ve Sosyal Medya? Neler getirmiştir bize ve Siber Dünya’ya?

90lı yılların başından geçtiğimiz birkaç yıl öncesine kadar klasik web kavramını ifade eden Web 1.0, Web 2.0 diye adlandırdığımız sürecin gelmesi ve internet kullanıcılarının kendi içeriklerini internette başkalarıyla paylaşabilmesine fırsat veren sitelerin ortaya çıkması ile değişime uğradı. Böylece internet kullanıcısı olan herkes, kendi blogunu kurup, yazar olup, bir sosyal ağ oluşturmaya ve diğer ağlara dahil olmaya başladı. Sosyal ağların bu sitelerde markaları, gündemi ve her türlü güncel vaya yaşanmış bilgiyi paylaşmasıyla ismi Sosyal Medya olarak adlandırılmıştır. Kısacası, Sosyal Medya kavramının öncülüğünü, blog yazarları yapmıştır. Bahsettiğimiz internet bilgi paylaşım siteleri ve bloglar, zamanla birer marka cenneti olmuş, ve yaşanmışlardan duyumlara kadar o marka ile ilgili akla gelebilecek herşey paylaşım konusu yapılmıştır. Hatta bir seferinde “Hergün bir sürü insan internet’te markanıza tecavüz ediyor!” diye bir söylem duymuştum.
Tabi bu, kimsenin gözünden kaçacak değildi ve bu konuyla ilgili ufak da olsa bir farkındalık oluşmuş, bunun akabinde Marka ve İtibar yönetimi akıllara gelmiş, PR adına birşeyler yapılmalı inancı doğmuştur. Markalar, doğruları ve yanlışlarıyla, Sosyal Medya karşısında bir tavır almak durumunda kalmışlardır. İşte bilinen klasik PR 1.0 kavramı da bu noktada PR 2.0 adını almıştır. Her ne kadar şuan bunun bilincinde olan çok az şirket ve marka olsa da, ve kimileri devekuşu saklanma modellerine bürünse de, sosyal medya hızla büyümeye devam ediyor. Önümüzdeki bir kaç yıl içinde, Sosyal Medyanın inanılmaz boyutlara ulaşması bekleniyor. Geleneksel Basın’ın güvenilirliğini yitirdiğinden, PR faaliyetlerinde network ve menfaat ilişkilerinin ayyuka çıktığından, basının şeffaf olmamasından şikayet ederek buna çözüm getirmek vaadiyle ortaya çıkan bir topluluk olan Sosyal Medya, insanların kendi haber alma kaynaklarını kendilerinin belirleyeceği bir yola daha şimdiden girdi bile.

Nedir, kimdir bu sosyal media araçları?


Dünya genelinde yapılan araştırma sonuçlarına göre,

Video clipler, bloglar, podcastler, sosyal ağlar ve RSS, online medyanın olmazsa olmaz araçları olarak gündeme geliyor.
- Katılımcıların %83'ü düzenli olarak video cliplerini seyrediyor.
- Katılımcıların %78'i düzenli olarak blog okuyor.
- Katılımcıların %57'si herhangi bir sosyal ağ üyesi.
- RSS kullanımı hızla büyüyor. Haziran 2007'den itibaren %15'ten %39' a çıkmış.
- Katılımcıların %48'i Podcastler aracılığı ile dijital içeriği dinlemeyi tercih ediyor.

Sosyal ağlar halen Sosyal Medya'nın temel gelişim motoru:
- Sosyal Ağ kullanıcılarının %22'si widget veya diğer uygulamaları kullanıyor.
- %55'i fotoğraf paylaşıyor.
- %22'si video paylaşıyor.
- %31'i bir bloga sahip.

Ve MySpace tarafından yapılan bir araştırma, Sosyal Medya platformlarını kullanan kişilerin yalnızca %25'inin üretime katılmadığını ortaya koyuyor. Bunun diğer anlamı ise şu: Sosyal Medyayı tüketen her 4 kişiden 3'ü aynı zamanda Sosyal Medyanın içerik üretimini gerçekleştiriyor.

Sosyal Medya nereye gidiyor, neden bu kadar güvenilir ve önemsenir durumda?

Sosyal Medyayı tarafsız ve güvenilir olması bu kadar cazip kılıyor. Geleneksel Medya ne yazık ki artık, güvenilirlik ve tarafsızlık ifadelerinden çok uzaklaşmış durumda. Ayrıca eski sistemde şeffaf ve sansürsüz bir bilgi iletişimi sağlamak mümkün kılınmıyor. Sosyal Medya, paylaşım ve bilgi aktarımı yaparken, bunları sağlamak zorunda çünkü, herkesin konuşmaya ve bilgi aktarmaya gücünün yettiği bir ortamda aksinin gerçekleşmesi beklenemez.
Hiç bir şey zorla dikte edilemiyor ve inandırılması için kimse zorlanamıyor. Zaten tartışma ortamının olması bu yüzden önemli. Bir de Bilgi Çağı’nda gelişen teknolojiyle birlikte, internetin büyük önem kazanması, erişim bakımından daha kolay olması ve hız konusunda rakip tanımaması bunun başlıca nedenleri. Artık insanlar herşeyi önceden bilip, öğrenmek istiyorlar ve bunun içinde en etkili iletişim aracı internet.

Bu verilen istatistikler ve grafikler doğrultusunda, hepimiz Sosyal Medyanın ne boyutta olduğunu ve nereye gittiğini görebiliyoruz.

Peki bu durumda şirketler ve PR yöneticileri neler yapıyorlar, bu durumun gerçekten farkındalar mı?
Ne üzücü ki, çoğu şirket henüz bu konudan haberdar bile değil. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az şirket ya da marka gerçekten bu işin üzerine ciddi olarak eğilmiş durumda. Ancak bu konunun önemsenmesi, özellikle de erken farkındalık, şirket adına çok büyük pozitif getiriler sağlacayacaktır. Benim söyleyebileceğim ise, Şirketler işe kendi sektörleri ile ilgili yazılar yazan blogları yakın takibe alarak başlamalı.
Yakın takibe alınan blogların yanı sıra blog dünyasında yer alan yazıları takip edebilecek ‘blog takip’ sistemlerini oluşturmalarında fayda var. Bu konuda Google, Technorati, Twitter gibi sitelerin arama teknolojilerinden faydalanmak önemli bir başlangıç noktası olacaktır. Blogları takip eden, onların fikir ve görüşlerini dikkate alan şirketler ürün ve hizmet kalitelerini geliştirebilmek için önemli rekabet avantajı oluşturacaklar, ayrıca bu alanda söz sahibi olmak konusunda bir ilerleme kaydedebilirlerse, markalarına gelen olumsuz eleştirileri, yapıcı bir tavırla olumluya dönüştürerek marka sempatisi kazanabilecek ve yapılan bazı promosyon, tanıtım ve sosyal sorumluluk konularında faaliyetlerde bulunması marka bilinirliğini artırmakta önemli rol oynayacaktır.

Bir şirket olarak Sosyal Medyada ne yapmak istediğimizi biliyor muyuz?

Aktif bir şekilde konuşmak mı?

Dönemsel bir kampanya yapmak mı?

Konuşulacak iş yaratmak mı?

Yoksa olası krizleri yönetmek mi?

Şirketlerin bu konularda ihtiyaclarını ve kaynaklarını iyi belirlemesi gerek.

Şirket olarak, marka bazında ne yapmak istediğine karar vermiş ve bununla ilgili doğru bir strateji geliştirmiş olmak gerekir. Özellikle de markayı ve kurumu, kendisinden daha iyi hiç kimse tanıyamaz. Neler yapabileceği, ihtiyaçlar ve oluşabilecek durumlar konusunda hazırlıklı olunması gerekli.

Kurum içerisinde Sosyal Medya’nın doğasından anlayan birilerinin bulunması, ajansların öngöremeyeceği ve geri döndürülemeyecek hataları önlemek için daha ucuz ve iyi bir opsiyon olabilir.

Sosyal Medya konusunda kendini yeterli görmeyen ve içerisinde Web 2.0 ve PR 2.0 konularına hakim kimseler bulundurmayan bir şirket, Sosyal Medyada yer almak istiyorsa, dışardan Web 2.0 ve PR 2.0dan anlayan kimseler (interaktif ajanslar) tarafından destek almaktan çekinmeyin. Sosyal Medya ile işbirliğini siz kontrol edin, ancak araya interaktif ajansınızdan başka üçüncü parti sokmamaya özen gösterin.

Peki ya, Sosyal Medyada yer edinmek markanıza veya şirketinize dezavantaj oluşturur mu, olumsuz etkisi var mıdır?

Sosyal Medyada da mutlaka fiyaskolar olacaktır. Maalesef bugün bile birçok örneği var. Sosyal Medyada yer almak yeterli değil, oradaki sosyal ağınızı doğru oluşturmalı ve markanızı iyi temsil etmelisiniz. Samimiyet, şeffaflık ve tarafsızlık çok önemli, bunları sağlayamayacak olursanız, her şeyi yüzünüze gözünüze bulaştırırsınız. Sonucunda olumsuz tepkilere mağruz kalır, belki de başladığınızdan çok geride bir noktada bulursunuz kendinizi ve de antipatik hareketler sergilediğiniz için, markaya duyulan bir soğukluğun bile başlamasına sebebiyet verebilirsiniz. Bu tarz tatsızlıklar yaşamamak için mutlaka profesyonel yardım almaya özen gösterin.

Elbette ki şu gerçeği de unutmayalım, her marka sosyal medyada başarılı olamaz. Örneğin; Türkiye bazında düşündüğümüzde, büyük kitlelerce kabullenilememiş ve baştan kara listeye alınmış şirketler biliyoruz. Bunlar siyasi partiler de olabilir, ya da bildiğimiz ticari faaliyet gösteren bir takım şirketler de olabilir. Bunların Sosyal Medya içerisinde yer almaları, pek doğru bir davranış olmayacaktır. Bu şekil çalışmalara ya da girişimlere yönelik geri dönüşler ve değerlendirmeler, markayı olumsuz etkileyecektir. Bilindiği gibi şirketlerin ya da PRcıların Sosyal Medyada faaliyet göstermek istemelerinin temel nedeni, gelen olumsuz eleştiri ve yorumları olumlu bir intibaya dönüştürmek, Marka bilinirliği ya da sempatisi elde etmektir. Ancak, toplum tarafından yüksek ihtimalle daha önceki başarısız PR hareketleri yüzünden damgalanmış ve hiç sevilememiş bir şirket , Sosyal Medyada üzerine gelen saldırılarla baş edemeyecektir. Geçmişte oluşmuş bu kötü algıları değiştirmeye çalışmaktansa, enerjisini oluşacak çatışma ve kriz durumlarında daha aktif rol almak için harcamalıdır.

Sosyal Medya alanları, gazete-dergi köşesinden farklıdır. Sosyal Medya’yı hedef kitlenin kendisi ya da mecra olarak görmek uzun vadede bir çözüm olmayacaktır. Bu durumda Sosyal Medya tarafınızda yer alan kişilerin bu konuyla ilgili sağlıklı bir bakış açısına sahip olması önemli, eğer markayla Sosyal Medya konuşmacıları arasında bir diyalektik yoksa, bu Sosyal Medya’nın tarafsız bakış açısını zedeleyebilir ve size etkileri de kötü olur.

Sosyal Medyada markanızın konuşulması, veya gündemde olması, olumlu ya da olumsuz eleştirilere mağruz kalması hiç farketmez. Yapılması gereken şey, Dijital PR’ı devreye sokarak, bu durumu güzel strateji ve başarılı bir Sosyal Medya yönetimi ile fırsata dönüştürmektir.

Tabi bu konuda başarılı olmak sizin yeteneklerinize, uygulamalarınıza ve de şans faktörüne kalmış.

Google Servisleri ve SEO -2-

Google Servisleri’ni SEO teknikleri için en verimli nasıl kullanırız peki?

Google Adwords

Google Adwords, reklam yayınlama aracıdır. Reklamlar Google arama sonuçlarında ve AOL, blogger gibi arama ve içerik sitelerinde görüntülenir. Google çok geniş ağ kitlesine sahip olmasından dolayı bu reklamlar büyük bir ilgi görmektedir
Google Adwords de bir reklam oluşturursunuz ve bu reklam için belirli bir anahtar kelime seçip her tık için ödemek istediğiniz tutarı belirlersiniz. Potansiyel müşteri dediğimiz kişiler reklama her tıkladığında ödeme yaparsınız.

Google Adwords sayesinde sizin de belirli bir hitiniz ve belirli bir kazancınız olur. Web sitenizin hiti ve değeri artar, ancak bu kalıcı bir çözüm değildir. Google Adwords reklamı oluşturduğunuzda, uygun içerik yerleşimi ve anahtar kelimelerinizin içerikle karşılaştırılmasına izin verebilirler.

Google Adsense
Adsense içerik ile ilgili reklamlar çıkarmaya dayanır. Reklam verenlerin çok tıklanmak için değil, alakalı reklamlara tıklanması amacıyla reklam vermesine dayanır. Google kullanıcılarına verdiği değer ile sadece gelen “tık”ların fazla olmasını isteseydi, aranan içerik ya da başlığa göre bu reklamlar değişmezdi. Ama Adsense kullanmaktaki amaç, sizin gerçekten üzerine eğildiğiniz bir ürün, hizmet ya da destek noktası anlamında profesyonel bir iş ya da hizmet sağlayacağınızı bu kişilere yani ziyaretçilerinize vaad etmekten geçer. Önemli olan konu “tık” almadan çok Reklamverenlerin reklam verdiği konuları yayınlamak veya bu konular hakkında siteler açmaktır. Eğer amacınız doğru kitleyi yönlendirmekse adsense kullanmalısınız. Strateji olarak hedefiniz elinizde varolan potansiyeli paraya çevirmek olmalıdır.

Adsense SEO açısından baktığımızda, şuan da hali hazırda Google yazılım mühendislerinin üzerine eğildikleri konu Adsense ve PageRank ilşkisi yaratmak. Pagerank’ı yüksek siteler, adsense pazarından daha büyük bir kazanç sağlayacaklar. PageRank değeri yüksek bir site, değer ve kalite olarak kendini kanıtlamış bir sitedir, zaten link alması en önemli faktördür, zira insanlar kötü bir siteye link vermek istemezler. Reklam verenler haklı olarak reklamlarının kaliteli sitelerde çıkmasını ister. Google içinde kalite ölçüsü Pagerank olduğuna göre, reklam veren firmaların kaliteli site isteklerine pagerankı yüksek siteler daha çok yanıt vermektedir. Reklam verenler benim reklamlarımı pagerankı 0(sıfır) olan sitelerde gösterme Google diyor.

Google Analytics
Google Analytics servisinin amacı sitenize trafiğin çoğunu çekmenizi ve daha fazla ziyaretçiyi müşteriye çevirmenize yardımcı olmaktır.

Sitenizin,

· Ziyaretler

· Sayfa Görüntüleme Sayısı

· Sayfa/Ziyaret

· Hemen Çıkma Oranı

· Sitede Geçirilen Ortalama Süre

· Yeni Ziyaret Yüzdesi

gibi bilgilerini ölçümleyerek, istatistiklerini raporlanmış halde size sunan bu servis; site tasarımında bilgiye dayalı geliştirmeler yapmanıza, ve hedeflenmiş bir trafik elde etmenize ve elbette dönüşümlerinizi ve karınızı artırmayı vaad ediyor. Hangi çevrimiçi pazarlama faaliyetlerinin etkin olduğu hakkında bilgi edinmek ve ziyaretçilerin sitenizle nasıl etkileşime girdiğini görmek için, Google Analytics bir numaralı yardımcınızdır. Üstelik bu servis de tamamen ücretsiz olarak sunuluyor.

Google Alerts
Bu servis seçmiş olduğunuz bir konuya da belirli kelimeler hakkında, dünyadaki bilgi servislerini, blogları, haber sitelerini, web sayfalarını ve benzeri kaynakları inceler. Bunlar arasından en ilgilileri eşleştirerek, tarama sonucunda sizin kriterlerinize göre size mail olarak bildirir. Google Alerts’de filtre yöntemi sayesinde aranan bilgiler daha netleştirilebilir ve fazladan alakasız sonuçlara ulaşılması engellenir.

Özellikle markanız, URL adınız, ya da sizi ifade eden anahtar kelimeleri, bu servis sayesinde taratabilir ve gelişmeler yakından takip edebilir. Gerektiği zaman hızlıca müdahalede bulunabilirsiniz.

Google Maps
Google arama motorunun listelenen sonuçlarında yukarlarda yer almak, ya da daha da önemlisi farkedilmek, kalite olarak bir ayrıcalık sağlamanın en güzel ve kolay yolu, Google Maps servisinden yararlanmaktır. Böylece, yerine göre ve arama şekillerine göre sitenize daha fazla hit alabilirsiniz.


Google Trends Lab

Bu servis sayesinde genel olarak Google da aranan kelimelerin arama sıklığını görebilirsiniz. Çizgi şeklindeki grafiklerle hangi kelimenin, belki de sizi ilgilendiren anahtar kelimelerin istediğiniz zaman aralığındaki kaç kere arandığına ulaşabilirsiniz.

Google Toolbar
Google arama motorunun bilgisayarınızda kullanabileceğiniz, bir browser eklentisi arama aracı olan Google Toolbar çok işinize yarayacaktır. Google Toolbar 'da bulunan arama kutucuğuna yazacağınız kelimeler direkt olarak Google 'da aratılır. Böylece internette gezinirken istediğiniz anda arama yapabilirsiniz. Ama bu zaten bildiğimiz bir şey, bunun yanında Toolbar ‘ın en önemli özelliği de bir sitede gezinirken, aynı zamanda o sitenin PageRank değerini de görebilirsiniz.

http://www.google.com/toolbar : Internet Explorer için Resmi Google Toolbar
http://www.prgooglebar.org : Mozilla / Firefox için Pagerank bilgisi de veren geliştirilmiş Google Toolbar

Google Servisleri ve SEO -1-

Türkiye’deki internet kullanıcılarının sayısı 16 yıldan beri, yani internet ile Türk halkının tanışmasından günümüze kadar olan zamanda, inanılmaz bir artış göstermiştir. Şirketler ve kişisel markalar da, artık internetin ciddi bir pazar olduğunun farkındalar. Bu yönden internetin ticari bir pazar ve pazarlama alanı olarak algılanmasından daha doğal bir şey olamaz.
İnternet kullanıcılarına ulaşırken hedef kitlenize ulaşmak artık çok daha kolay, çünkü genel olarak baktığımızda aslında onlar kendileri size geliyorlar, ya da ulaşmak için bir çaba sarfetmiş oluyorlar. Bir de mesaj verdiğiniz kitlenin profilini görebiliyorsunuz, en ince detaylarına kadar raporlanıp elinize ulaşabiliyor, günümüz teknolojisi sayesinde artık bir çok bu tür güzel imkandan faydalanabiliyoruz.
Peki bu internet kullanımın artımı, online ticaret pazarından pay almak isteyen şirketlerin ya da kuruluşların da artışını beraberinde getirdiğini düşünürsek, nasıl mümkün olacak bu kadar rakip arasından sıyrılabilmek? Özellikle de rekabetin ve marka sadakatinin çok zor olduğu bir sektörde yer aldığımızı düşünürsek ki hemen aklıma turizm sektörü gelir, rakiplerden sıyrılarak mümkün olduğunca çok internet kullanıcısına ulaşmayı hedefleyeceğizdir.

SEO( Arama Motoru Optimizasyonu) neden var ve konumuzla ne ilgisi var kısmına gelirsek? Bildiğiniz gibi arama motorları bizim istediğimiz her şeyi ulaşılabilir kılabildiği için bu kadar önemli ve değerli bizler için. Ve bir sitenin ya da sizin sitenizin ulaşılabilirliği nasıl mümkün olabilir, tabiki arama motoruyla. Bu da şu demek, size ulaşmaya çalışan kişiler, aradığı şeyi en iyi ifade eden sözcüklerle(KeyWords)arama yaptıklarında, arama motoru sonuçları sıralamasında karşılarına gelen websitelerini, sorgularına cevap olarak tercih ediyorlar. Özellikle de ilk sıralarda yer alanları. Listelenmiş bu sonuçlardan ilk sıradakiler arasında yer almak, ticari markalar için en önemli unsur olacaktır. SEO da işte, web sitelerinin arama motorlarının kriterlerine uygun hale getirilmesine ve arama motorlarının sonuçlarında üst sıralarda çıkabilmek için web sitelerinin optimize edilmesi anlamına geldiği için. Benim burada paylaşacağım şey Google bazlı SEO teknikleri olacak.

“Neden Google?” kısmında, kendisinin arama motoru piyasasında pazarın yüzde 67sine sahip olması ve en çok ziyaret edilen 1 numaralı site olması, spesifik olarak ele alınmasını gerektiriyor.
Google arama motorunun bu başarısı kullandığı yazılım ve donanım teknolojisiyle ilgilidir, bunu şöyle açıklayabiliriz; diğer arama motorlarına kıyasla, aramanın daha başarılı ve süratli olması “arama algoritması”nın etkinliği ve bir birlerine bağlı birçok kişisel bilgisayarın oluşturduğu çok süratli arama motoruna bağlıdır. Bu yazılım, web sayfalarını derecelendiren PageRankTM’e ve ağ üzerinde çalıştırılması sistemine dayanmaktadır. PageRank sistemi sürekli olarak Google yazılımcıları tarafından geliştirilmekte ve webde aramanın temel unsuru olmaktadır. Bunun yanında Google karmaşık yazı-uydurma tekniklerini de kullanarak aramadaki sonuçların önemli ve ilgili olmasını sağlar. Bu da Google’ın karmaşık ve otomatik arama metodlarının dıştan değiştirilmesini oldukça zorlaştırmaktadır, ve böylece Google'ın yüksek kaliteli websitelerini bulmada basit ve adil bir yöntem kullandığını söyleyebiliriz.


PageRank(PR) Nedir?
PageRank, Google'un bir sayfanın değerini belirtmek için 0 ile 10 arasında verdiği bir rakamdır. Google bir sayfanın değerini ölçmek için diğer arama motorları gibi sadece Link Popülerliği'ni dikkate almıyor. Bunun yanında Link veren sayfanın PageRank (PR) değerini de hesaba katıyor.
PageRank değeri, Google için uzun bir süre arama sonuç sayfalarında önemli bir kriter olarak alınmıştır. Bu durumda iyi bir PageRank değeri, sayfanızın Arama Sonucunda ilk sayfada yer almanızı sağlıyordu. Ancak bu sistemin kötüye kullanımı ve manipülasyonlar nedeniyle Google bu kritere verdiği önemi azalttı.
Ama yine de yüksek bir PageRank değerine sahipseniz Google'un Örümcekleri (Spider - Crawler) ve Googlebot tarafından öncelikli olarak sayfanız sıkça ziyaret edilir. Örneğin PageRank 'ı 6+ olan bir site Googlebot un her gün sitesini gezeceğini hesaba katmalı.
Bu da size, Google’a karşı ters bir hareketiniz olmadığında, güncellenen bilgiler ve içerikler, ya da backlink miktarındaki ve ziyaret sayısındaki artış adına önemli bir avantaj sağlayacaktır.

Ayrıca www.benim-domainim.com ile sitenize gelen linklerin bir kısmını görebilirsiniz.

SEO ile nasıl bir ilişkimiz olacak?

Arama Motoru Optimizasyonu ile sitenizde yapacağınız değişiklikler sonucu hedeflenen şey, Google’a kendinizi sevdirmeniz ve bu arama motoruyla dost olmaktır. Öncelikle kendinizi bu arama motoruyla tanıştırdıktan sonra, ( http://www.google.com/addurl/?continue=/addurl )
kayıt sonrası kayıt edilen sayfa ve takip eden sayfalarda bulunan içeriği okuyup indeksleyebilmek için sitenizi baştan sonra gezecek arkadaşlar ile ziyarete gelecek sizi. Bu arkadaşlar robot, spider, crawler olarak da isimlendirilirler. Web sitenizin metinlerini okumak ve bunları sıralama algoritması vasıtası ile değerlendirip, indeksleyip veritabanlarına işlemek için arama motorunun bu arkadaşlara ihtiyacı var. Ve de ilerleyen zamanlarda aynı arkadaşlar
sayfadaki linkleri takip ederek, aynı işlemi sürdürmeye, kapınızı aşındırmaya devam edeceklerdir.
Spider / Crawler dediğimiz arkadaşları sadece sayfanın metin kısmı ile besleyebilirsiniz. Ne yazık ki resimler (Image), Java Appletler, imagemap linkleri ve metinleri, flashlar ve frameler onlar tarafindan algılanamaz ve okunamaz. Frameli sayfalarda bulunan linklerin de çogu bu nedenle takip edilemez. Daha önce gittiğim Google Türkiye Konferansında, özellikle flash ya da java destekli site girişlerinin örümcekler tarafından okunurken, içeriksiz olarak algılanmasına sebep olabildiğini söylenmişti.