29 Temmuz 2009 Çarşamba

Bir Arama Motorundan daha fazlası ; Google

Biliyorum sanki reklam yaparmış gibi başladım yazıma, ama Google hakkındaki gerçeği hepimiz biliyoruz; internetin en çok ziyaret edilen 1 numaralı sitesi. Dolayısıyla bu tarz bir giriş, beni olduğu gibi sizi de rahatsız etmeyeceğine inanıyorum.

Tarihine baktığımızda; Google'ın hayata geçişi 1998 yılında Aslen Larry page ve Sergey Brin adlı iki Stanford doktora öğrencisi tarafından bir tez çalışması olarak başladı. Amaçları interneti bölümlere ayırmak ve istenilen bilgiye daha kolay ulaşmaktı. Önce Stanford dahilinde kullanıma açıldı daha sonra da sınırlarını bizlere ulaşana dek genişletti. Google ilk etapta bir arama motoru gibi kurulduysa da, çoğumuz da diğer ürünlerinden haberdar olmadan, kendisini sadece arama motoru olarak kullananıyor olsak da, aslında geliştirdiği servisler ve sağladığı kullanım kolaylığı ile diğer arama motorlarına üstün bir fark atıp zaman içerisinde buralara gelebilmiştir. Google kullandığı teknoloji ve kullanıcı arabirimi tasarımı ile rakiplerinden oldukça farklıdır. Diğer arama motorları anahtar sözcük ararken Google Pagerank denilen bir teknolojiyi kullanır. Pagerank sisteminde Google Türkiye Pazarlama Direktörü Mustafa İçil’in bile bilmediği, formülü açıklanmayan bir sürü etken olduğu söyleniyor.

Aslında PageRANK ile daha detaylı bir yazı yazmak isterdim ama onu ve bazı Google servislerini, SEO teknikleriyle ilgili yazımda paylaşmaya karar verdim, çünkü gerçekten çok uzun bir yazı oldu.

Şimdide dilerseniz googlenin arama motoru özeliğinin dışında, bize sunduğu diğer yan servislerini kısa kısa inceleyelim;

Google Analytics Bu servise üye olmanız halinde size verilen kodu mevcut web sitenize yerleştirirsiniz ve sitenizin günlük, aylık, yıllık çok geniş çaplı istatistiğini elde elde edersiniz, bu istatistikler neler olabilir; sitenize kaç kişi girmiş, hangi kelimelerle sitenize erişmiş, sitenizde ne kadar zaman geçirmiş, sitenizde nereleri tıklamış vb. kriterlerde istatistik elde edebilirsiniz.

Google Earth Yeryüzünde görüntülemek istediğiniz bir noktayı harita üzerinde sıradan haritalardan daha görsel bir şekilde detaylı bir şekilde fotoğraflar ve size sunar.

Google Adsense Googlenin web masterlere sunduğu bir nevi reklam sponsorluk servisidir bu servise üye olarak web sitenizden gelir elde edebilirsiniz.

Google Adwors Googlenin reklam verenler ve yayıncıları buluşturup reklam verenlerden bir komisyon aracılığıyla sunduğu bir reklam dönüşüm servisidir.

Google Gmail 7345 MB kapasiteli pop destekli hızlı ücretsiz mail adresi hizmetini internet kullanıcılarına sunar.

Google Grafik Googlede veri makale değilde bir resim arayıp bulmak istiyorsanız, googlenin bu arama kutucuğunu kullanabilirsiniz, tek yapmanız gereken resimle alakalı bir kelimeyi arama kutucuğuna girip arama butonuna basmak.

Google Gruplar Bir grup oluşturup fikirlerinizi paylaşabilir veya herhangi bir konuda başka insanlarla tartışmak üzere konular dile getirebileceğiniz bir servis.

Google Maps Dünya haritasının googlece internet kullanıcılarına sunulmuş hali.

Google Moon Uydu üzerinden ayı ve ayın yüzeyini izleyebilme imkanı sunan servisidir.

Google Boks Web üzerinden online kitap edinebileceğimiz bir diğer güzel servisi.

Google Reader Bir web sayfası üzerinden hem arama hemde ön izleme yapma imkanını sunar.

Google Scholar Sadece akademik araştırmalar için googleden faydalanmak istiyorsanız bu arama servisi tam size göre.

Google talk Googlenin anlık mesajlaşma servisidir.

Google Toolbar Google de değilken bile googlenin bu browser eklentisi sayesinde googleye girmeden arama yapabileceğiniz bir servis.

Google Video Googlenin youtube tarzı video paylaşım servisi.

Google Translate Googlenin beklide en güzel servislerinden biri diyebileceğimiz servislerinden biridir, ister bir text dosyasını ister bir web sitesini bir dilden başka bir dile diğer çeviri sistemlerinden daha kaliteli bir şekilde dönüştürmenizi sağlar.

Google Trends Labs Aradığınız bir kelimenin veya kelime grubunun hangi zaman aralığında kaç kere arandığını gösteren bir Google servisidir. Site bizlere çizgi grafiği ile trendleri gösterir.

Google Alerts Bu servis seçmiş olduğunuz konuda, sizin yerinize dünyadaki bilgi servislerini, blogları, haber sitelerini, web sayfalarını inceler, ilgi alanınıza girenleri inceler ve tarama yapar. Bu tarama sonucunda sizing kriterlerinize uyanları mail olarak sizlere geçer. Google Alerts’de aramak istenilen bilgi filtreler yardımı ile netleştirilebilir ve fazlalıklardan arındırılabilir.

Google Docs Google doküman servisi, web tabanlı bir Word dosyası gibidir veya Excel gibi. Online olarak çalışmanızı sağlar ve bir dökümanı bilgisayarınıza indirmeden birçok farklı yerden son güncel haline erişerek ekleme yapmanızı sağlar. Bu dokümanı paylaşmak istediğiniz kişileri belirlediğinizde, o kişilere erişim hakkı vermiş bulunursunuz. Güvenli bir ortamda bilgilerin saklanması, her zaman her yerden erişim sağlanması ve yazı üstünde oynama yapılabilmesi, kimlerin dökümana erişebileceğini belirleme imkanınız olması bu hizmetin avantajıdır. En güzel yanı ise sürekli gelişmekte olması ve sizin güncelleştirmeler peşinde koşmanızı gerektirmemesidir.

Google Scholar Yazımda özellikle Google'ın bu servisine yer vermek istedim. Araştırma gerektiren bütün derslerimde her zaman için başyardımcım olmuştur. Türkçe ve yabancı içerikli akademik makalelere her zaman her yerde erişme imkanı bulacaksınız.

Google Calender Gününüzü planlamak bir işkenceye dönüşmesin, unutkan arkadaşlarınız 2’deki toplantıya gelmeyi unutmasın diye Google bu servisi sizlere sunuyor. Bu hizmet sayesinde programınızı arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz. Cep telefonundan programınıza erişebilirsiniz. Ayrıca e-mail veya rss ile size ve diğer katılımcılara buluşmayı hatırlatıyor. Hatta cebinize sms olarak da hatırlatma geçebiliyor. İnternetiniz yokken çevirim dışı erişimle de programınıza erişebilirsiniz. Ve tüm bu hizmetler ücretsiz sunuluyor.

Google son kullanıcılara bir çok ürün sunmasının yanı sıra, ki burada bir çoğunu paylaşmış olduk, özellikle yazılım geliştiricilerin kendi uygulamalarında Google ürünlerinden faydalanmalarını ve Google'a entegrasyonlarını sağlamaları için bir çok farklı servisi de hizmete sunmuştur. Aslında bu servisleri toparlamak oldukça zaman aldığı için hepsini paylaştım, yoksa daha çok işin SEO kısmını ilgilendiren servislerine değinecektim. Böyle de güzel oldu sanki...


27 Temmuz 2009 Pazartesi

Ortaya biraz SEO SERPiştirdik...


SEO, açılımıyla “Search Engine Optimization”, anlamıyla “Arama Motoru İyileştirmesi (optimizasyonu)” ifadelerine tekabül eder. Bir de SERP var tabi, kısaltmaları çok seviyoruz evet, “Search Engine Result Pages” açılımı... onu burda bizzat kullanmayacağım hayır, birebir Türkçe, en azından o.

Artık insanın her türlü merak mekanizmasını tatmin edecek kadar gelişmiş arama motorları mevcut, ve bunlar hepimizin bağlılığını kazanmış, çoğumuzun da başlangıç sayfası olarak hayatımızda yer almışlardır. Biz ki duyduğumuz ya da gördüğümüz herhangi birşey hakkında bilmek istediklerimizi, ilk o arama çubuklarıyla paylaşıyoruz. Bu yönden adeta bizim vazgeçilmezimizdir onlar.
Bunun yanında “Nasıl oluyor da arama motorları, bir markanın değeri, önemliliği ve bilinirliği gibi çok fazla konuda bu kadar belirleyici olabilyor” sorusunun en gerçekçi yanıtı “SEO”. Yapılan araştırmalar internet kullanıcılarının arama motorlarında arama yaparken en fazla 1. sayfada ilk birkaç sırada çıkan sonuçlara baktığını,en fazla baksa baksa ilk iki sayfa bilemediniz ilk üç sayfada çıkmakta olan arama sonuçlarına baktığını göstermektedir. İşte bu noktada tüm markaların en büyük çaba ve uğraşı bu sayfalarda yer alabilmek, aslında baktığınızda ne kadar çok yukarda yer alırsanız o kadar çok potansiyel müşteriye ulaşma şansınız var. Bu en basit olarak şöyle örneklendirilebilir, arama motoruna “istanbuldaki en lüks restorantlar” diye arattığınızda karşınıza çıkan sayfalarca sonuca bakacak değilsiniz diye tahmin ediyorum. Belki de sadece ilk beş sonuç sizin için yeterli olacaktır. Durum böyle olunca tabi, bütün lüks diye sınıflandırdığımız restorantlar bu ilk beş arasında yer almak isteyecektir. Bu konu o kadar önemseniyor ki, arama motoruna başvurduğunuzda SEO teknikleriyle ilgili yüzlerce yazı bulabilirsiniz.

Sosyal Medyanın, İtibar yönetimindeki büyük etkisinden şüphemiz yok artık. Özellikle de bunu arama motoru sonuçlarında daha yukarılarda yer almak amacıyla ya da bu sonuçlarda markayı zedeleyecek unsurları en aza indirgemek niyetiyle kullanıldığını düşünürsek . Arama motoru sonuçlarında yukarılarda ya da ilk sayfalarda yer alan, markayla ilgili bir yorum ya da blog sitesinin, o markaya ulaşmaya çalışan müşterilere, ne tür mesajlar vereceği de düşünülmeli. Eğer sizin marka olarak, bu konuda kontrolünüzdeyse birşeyler, güzel. . Ama bir de rakiplerinizin ve bir takım memnuniyetsiz ya da marka düşmanlarınızın, boş durmadan sizin üzerinize çalıştığı gerçeği var. Ve bunlar, sizin markanızın arama motoru sonuçları listelendiğinde hiç de azımsanmayacak kadar yukarıda ve belki ilk sıralarda selamlıyorlar gelenleri. İşte bu tarz durumların önüne geçebilmek için, Digital PR kavramı bu kadar benimsenmiş durumda.

Sizin marka olarak, Digital PR adına yapacak en temel hareketiniz de, sizin markanızı en temel şekilde ifade eden kavramların ve ön plana çıkaran vasıfların karşılığında listenen sonuçlarda nelerle karşılaşıyorsunuz, müşterileriniz nelerle karşılaşıyor, bilmek ve takip etmek.. . Bunu yapmanın tabi çeşitli kolay şekilleri var, arama motorlarının bu tarz çeşitli servisleri oldukça rağbet görüyor. Bu servisleri bir dahaki yazımda detaylıca ele almayı planlıyorum. Şimdilik sadece SEO’nun aklımıza ne getirdiğine bir bakmış olduk.

2 Temmuz 2009 Perşembe

PR ile tanışmak


Hiç bir bilgim yoktu, halkla ilşkilermiş, iletişimmiş, bana uzak kavramlardı bunlar hep. Hiç bir zaman da ilerisi için bu alanda bi kariyer hedeflemeyi düşünmemiştim zaten.


Ve şuan, bu kadar hevesli ve istekli bir şekilde "kesinlikle, evet işte bu olmalı." dediğim bir anda da, "neden buradayım?" sorusunu hala soruyorum kendime ve cevaplarını veriyorum tek tek, üşenmeden. Çok nedenim var kendimce, ve PR ile tanışmam da, bir kaç olayın birbirini tamamlamasıyla gelişti. Şans faktörü de devrede tabi her zamanki gibi.

Evet aslında işletme bölümünde okurken iletişim hakkında çok fazla bir bilgi birikimine sahip olamıyorsunuz ne yazık ki. Tamam belki her şeyden bir parça anlıyorsunuz ama uzmanlaşamıyorsunuz. Zaten bu da kariyerinizi kendinizin çizmesi gibi bi sorumluluk yüklüyor omuzlarınıza.

İşte bu kariyer ve gelecek kaygısı yaşadığım zamanlarda, ve güçlü rekabetin huzursuzluk verdiği bir ülkede de yaşadığımın farkında olduğumundan, fazla kendimi yıpratır olmuş ve seminer, eğitim, konferans ve kongre peşinde koşmaktan bitkin düşmüştüm ki, bir arkadaşımın yoğun ısrarı sonucu SAP Danışmanlığı ile ilgili bir seminere daha katıldım. Evet şimdi nereden geldik buraya ne alakası var şimdi SAP ile halkla ilşkilerin diye sormazlar mı bana? Doğru tabi, biraz uzun ama kesinlikle saçma da olsa bir ilgisi olduğu konusunda sizi temin ederim. İşte o seminere bütün bi günümü ayırdıktan sonra, ayrılırken o kadar etkilenmiştim ki, heyecanla "ben bu işi yapmalıyım kesinlikle" demiştim. Zira çalışma şartları olsun, kariyer imkanı ve pazardaki ihtiyaç olsun, sanki benim için yaratılmıştı bu sektör ve iş tanımı.
Daha sonra hiç durmadan bu işin üzerine düşmeye, tanıdıklardan bu sektörün içinde olanları sık sık rahatsız etmeye ve tabiki internetten bu konuyla ilgili yoğun bir araştırma sürecine girdim.
Bu araştırmalar sonucunda benim aslında etkilendiğim şeyin SAP olmadığını farkettim. İstadiğim şeyin danışmanlık yapmak olduğuna karar verdim ve sonra Google arama motorundan karşıma tabi ki bir çok farklı danışmanlık kolu daha çıktı. Bunlardan en sık karşılaşılan ki siz de tahmin edersiniz insan kaynaklarıydı. Hayır hayır, insan kaynaklarına karşı hala bir soğuk tarafım var, onunla aramdaki buzları eritmiyorum. İyi böle serin serin.
O bu şu derken, sonunda halkla ilşkiler ve iletişim danışmanlıklarına varabildim. Okudum da okudum, saatlerce günlerce baktım o neymiş bu neymiş, hatta hemen bir staj ayarlıyım dedim, dedim ama maalesef işletme okuyor olmam buna mani oldu. Türkiye'de her yıl 76 üniversitenin iletişim bölümünden binlerce öğrenci mezun olduğunu düşünürsek ve şuan okumakta olan ve iletişimle ilgili uzun bir eğitim sürecinden geçmiş, çizgisi belli 100 civarı öğrenci arasından beni seçme olasılıkları 1%den bile daha düşüktü. Birşeyler yapılmalıydı ya da ben yapacaktım. Sonuçta bir karar verdim, madem ki bu kadar çok istiyorum, ben de kendimi bu konuda yetiştirim ki o zaman.
Ve sonra bir arkadaşıma daha danışmamla, sosyal medya kavramından haberdar oldum, ki friendfeed ile tanışmam bu döneme tekabül eder. Bana sorarsanız hayatım değişti, çünkü hayatıma bu kısa dönemde o kadar çok kavram girdi ki. Evet istediğimde bu; yani öğrenip, kendimi geliştirmek. Bir blog sahibi olayım, anlatıyım da anlatıyım, okuyup araştırıp paylaşayım, işin suyunu çıkarayım, sölesenize bi insan daha ne ister...


Merhaba PR, Nasılsın İletişim, Hoşgeldin Danışmanlık.